Zeynep Bölükbaşı

Bodrum Karakaya’dayız

14 Haziran 2007
Yaz tatili planlarınız için bol yogalı az stresli bir başka önerim, OWO ile KUN Meditasyon ve Yoga Merkezleri’nin birleşmesinden sonra daha da güzelleşen Bodrum’daki Karakaya Kampı... Bu, klasik bir "tanıtım" yazısı değildir efendim. Hayatını Bodrum’da devam ettirmeye karar vermiş sevgili Feride, uzun zamandır KUN Karakaya Kampı için çalıştı. Kendisinden OWO-KUN birleşmesinin ardından kampta neler olduğunu anlatmasını istedim. O da içten bir yazı hazırladı.

"Bu yaz çok zengin bir programımız var. Beden terapistleri, yoga eğitmenleri ve çeşitli mistik disiplinlerden eğitimciler, günlük ve bireysel seanslar verirken, aynı zamanda kampta gönüllü çalışıyorlar.

Temmuzda açılıyor

Kamp, temmuzda Satyarthi’nin vereceği masaj eğitimiyle açılıyor. Satyarthi, kendi geliştirdiği ve derin doku masajının bir adım ilerisi olan ’Core Integration’ (Öze bütünleşme) tekniğini öğretiyor.

Arkasından Svagito ile Aile Dizimleri devam ediyor. Kendilerini içsel, özgürleştirici bir yolculuğa hazır hissedenlerin kaçırmaması gereken bir çalışma. Meera ise ünlü Japon bir ressam. Onunla resim yapmak renk fırtınasına yakalanmak gibi.

Ağustos ayı, Hintli Tantra yoga hocamız Monica’nın yoga çalışmasıyla başlıyor. Monica günlük yoga dersleri verecek ve Tantrik yogayı bize tanıtacak. Aynı zamanda ayın sonuna doğru mistik göbek dansı çalışması yapıyor. Ayrıca İnci’yle Afrika dansı yapmak da Şamanik köklerimize uzanmak için harika bir fırsat.

Jayant, güçlü bir Zen tekniği olan koan çalışması yapacak. Heykeltıraş David Holgate, taş yontma sanatını öğretecek. Gitama, kadınlar için Tantra çalışması yapıyor. Cinselliğimizi sağlıklı şekilde yaşamamızı engelleyen tüm gereksiz yüklerden kurtulmamızın hedeflendiği bir çalışma.

Videha’yla Sufi çalışması, kampın en uluslararası çalışması. Kelimenin tam anlamıyla dünyanın dört bir yanından katılımcılar tek yürek olup Mevlana’dan şiir okumaları, sufi müziği, sema ve zikir yapıyorlar. Ve son olarak Türkiye’de ilk defa Rafia ve Turiya ile efsanevi Sevgi Yolu çalışması eylülün ilk haftasında.

Atölye çalışmalarının ve bireysel seansların fiyatları değişıyor. Ayrıntılı bilgi web sitesinde var. (www.oshokun.com) Kampta kalıp tatil yapmak isteyenler, çadırda kalmak için günde 25, kulübeler için günde 30 Euro ödüyorlar. Fiyata 3 öğün yemek, günlük meditasyon ve yoga dersleri dahil."
Yazının Devamını Oku

Huzur Vadisi

7 Haziran 2007
Göcek’teki Huzur Vadisi, yaz boyunca hem tatil hem de derin bir huzur vaat ediyor. Birkaç hafta alternatif huzurlu tatil rotalarından bahsedeceğim, planınızı ona göre yapınız. Ülkemizde çok tanınmayan, ama Avrupa’dan birçok yabancı yoga öğrencisi ve tanınmış yoga hocasının senelerdir favori mekanı olan Huzur Vadisi, yoganın yanı sıra birçok farklı aktivitiye ev sahipliği yapıyor.

"Sunday Times London" tarafından da dünyanın en iyi ilk 10 yoga retreat merkezi arasında gösterilen Huzur Vadisi’nin kurucuları Ian&Jane Worrall, Tenfe Taka... Ian Worrall’ın kendi elleriyle inşa ettiği merkezin mimari teması ise eski yörük çadırlarından oluşuyor. Program, resim derslerinden yazma kurslarına kadar birçok aktiviteyi birleştiriyor.

Esra Banguoğlu (Fateh Kaur) ile Kundalini Yoga & Meditasyon Çalışması: 2-9 Temmuz

Bu yaz, Kundalini Yoga workshop’unda Yogi Bhajan’ın sağlık, güzellik ve gençleşmeyle ilgili yoga ve meditasyon teknikleri verilecek. Kundalini Yoga teknikleri 3 ayrı seviyede çalışır. Fiziksel beden, duygusal beden ve zihinsel beden. Bunun içinde Kundalini Yoga bünyesinde birleştirdiği 4 tekniği kullanır; fiziksel hareketler (normal egzersizden farklıdır), nefes teknikleri, meditasyon ve ses titreşim tekniği.

FİZİKSEL ÇALIŞMA

Sinir sistemi:
Stres, sağlık sorunlarının ve yaşlanmanın önde gelen nedenidir. Ama stresi yönetmenin yolu ondan kaçmak değil, yeterince güçlü bir sinir sistemi sayesinde, karşımıza geldiği zaman ondan etkilenmediğimiz için onu bir gülümseme ile karşılamaktır.

ENERJİ ÇALIŞMASI

Çakraları Dengelemek:
7 enerji alanı olan çakralar, bizim duygu, düşünce ve fiziksel enerji kapasitemizin yöneticileridir. Bu güç noktalarındaki dengesizlikler, enerji rahat akamadığında fiziksel, duygusal ve psikolojik rahatsızlıklar meydana getirir. Çakralar bizi nasıl etkiliyorsa, negatif düşünce ve duygular da aynı şekilde çakraları etkiler. Bugün Kirlian fotoğrafları sayesinde, negatif duyguların bir çakrayı düğme kadar küçülttüğünü, çakra dengelendiğinde o çakranın bir lastik kadar büyüdüğü biliniyor.

NEFES ÇALIŞMASI

Araştırmalara göre insanların sadece yüzde 11’i doğru ve derin nefes alıp vermekte. Nefes sayesinde prana olarak adlandırılan hayat gücünü de sistemimize alırız. Prana (nefes), gençlik ve sağlık için kullanabileceğimiz en doğru ilaçtır.

ZİHİNSEL ÇALIŞMA

Meditasyon&Mantra&Nefes:
Kundalini Yoga tekniğinde 2000’i aşkın meditasyon bulunur. Meditasyonun yaptığı şeylerden biri de bilinçaltını negatif etkilerden temizlemektir. Zihin temiz ve berrak tutulduğunda, pozitif düşünceler içinde olunur. Kundalini Yoga meditasyonlarında bazen ses kullanırız. Ses titreşimleri, iç organları temizler ve bizi zihin ötesine taşır. Bu sayede beden, duygu ve düşüncelerimizin ötesinde varlıklar olduğumuzu hatırlarız. Nefes ile yapılan diğer meditasyonlarda ise enerji yollarımızdaki trafiği temizler, hayat gücümüzün daha rahat dolaşmasını sağlarız.

Çalışılacak meditasyonlar: Negatif duyguları nötürleştirme (öfke ve korku), yaşlanmayı geri döndürme, hafif depresyonu nötürleştirme, zihinsel kontrol, stres/gerilimi nötürleştirme.

SORULARINIZ İÇİN: Esra Banguoğlu - kundaliniyoga@esrabanguoglu.com / 0535 301 67 67 veya (0212) 244 83 03

DETAYLI BİLGİ İÇİN: www.kundaliniesra.com
Yazının Devamını Oku

Muson Şarkıları

30 Mayıs 2007
"Her yolculuk insanı değiştirir, dönüştürür, olmak istediği yere vardırır. Okunan her kitabın insanı başka kitaplara götürmesi gibi, her yolculuk da başka yolculuklara kapı açar." Muson Şarkıları, Arap Emirliği’nden başlayarak Hindistan’ın büyülü kasabalarına uzanan bir yolculuğun kitabı diyeceğim ama eksik kalacak. Bora Ercan’ı ve kitabını takdimimdir efendim...

Onunla, "Anadolu Yakası’nda yoga yapmanın dayanılmaz zorluğu" başlıklı yazımdan sonra bana yazdığı eleştiri yüklü bir mail sayesinde tanıştık. Kızmıştı bana belli ki. Ben de ard arda attığı mail’lere şaşırmıştım. Sonra ortak bir paydada buluştuk sanırım. Aradan aylar geçti. Bir gün Paloma Yayınları’ndan sevgili Çiçek Hanım bana "Muson Şarkıları" adında bir kitap yayımladıklarının haberini verdi. Kitabın önce kapağının sadeliği ilgimi çekti, sonra da yazarının ismi. "Ben bu ismi bir yerden tanıyorum" dedim. "Bora Ercan"... Mail’lerime dönüp baktım. Evet, doğru hatırlıyordum, oydu! Gülümsedim. Ve kitabın kapağını açtım. İşte o andan itibaren de elimden bırakamadım! Çünkü kitap, çok başarılı bir şekilde edebiyat-günlük-yol yazılarının harmanıydı. Dili, inanılmaz akıcıydı.

1968 İzmir doğumlu Ercan, ODTÜ Matematik’ten mezun. Manchester Üniversitesi Felsefe Bölümü’nde konuk araştırmacı olarak "zamanda ve mekanda sonsuzluk" üzerine çalışmış. İçindeki merak dürtüsü onu yollara da yönlendirmiş. Asya, Afrika ve Avrupa’da uzun yolculuklar yapmış. Çevirmenlik, editörlük ve yoga eğitmenliği yapıyor. www.yogahariom.com adlı siteden merkezi ve kendisiyle ilgli bilgi alabilirsiniz.

Bora Ercan’ı tebrik ediyorum. Ve bu kitap sayesinde sizin de onunla tanışmanızı öneriyorum. Malum, tatil günleri kapımızda. Yola çıkarken ya da işinizle eviniz aranızdaki yolculuklarda ya da içinizdeki yolculuğa arkadaş arıyorsanız, mutlaka bu kitabı okuyun.

Bora Ercan’la, Kızıltoprak’taki yoga merkezi Hariom’da kitabıyla ilgili bir röportaj yaptım. Bundan sonra da kendisine Çekirge’de rastlayabilirsiniz, şaşırmayın!

Yoga artık bütün dünyanındır

Bu hem içinize hem de gerçekten başka diyarlara bir yolculuk kitabı. Sizi bu yolculuğa çıkaran neydi?

Ben gezginim. Yollarda olmadığım zamanlar bile yol kitapları okur, yol filmleri izlerim. Atlaslarda gezinirim. Yolları; insanları, hayvanları, dağları, taşlarıyla kafamda kurarım önce. Bu yolculuğa da aslında inziva amaçlı çıktım. Dağ başında bir aşramda kalarak zihnimdeki çalkantıları azaltmak istedim.

Bu kitabı kimler okusun?

Meraklı insanlar: Yogayı, Doğu kültürlerini, Hindistan’ı merak eden insanlar. Ayrıca gezi edebiyatından hoşlananlar...

Yoga hayatınızın neresinde? Sizin için ne ifade ediyor?

Yoga mutluluktur, sevinçtir, huzurdur, çoşkudur, sağlıktır. Bunlar yaşamımın bileşenleri...

"Geleneksel öğretiler her şeyden önce yaşamın içinde deneyimlenerek öğrenilir. Dolayısıyla içsel bilgi üzerine ne kadar kitap okunsa, yazılsa da boş" diyorsunuz. Aynı fikirdeyim. Peki bunu nasıl içselleştirebiliriz?

Kendi sesimize kulak vererek. Kendimize iyi davranarak. Sonrasındaysa çevremizdeki insanlara, canlılara, doğaya...

Türkiye’de yoganın algılanışı nasıl sizce?

Aslında olumlu, ama bilgi eksikliği çok fazla, bu da garip önyargıları doğuruyor. Bunu aşmak ancak önyargısızca yapılacak uygulamalarla mümkün.

Yoga, meditasyon, tai chi gibi Doğu’ya özgü tekniklerin Türkiye’de hızla yaygınlaşmasını nasıl yorumluyorsunuz?

Keşke hızla yayılsa. Büyük kentlerin dışında bu adını andıklarınız hiç yok. Büyük kentlerde ise iş yaşamının ve dünyaya açıklığın doğal bir sonucu bu olgu.

Yoga ve din ilişkisiyle ilgili yanlış algılama pek çok. Siz bunu nasıl açıklarsınız?

Çok ciddi bir soru. Her şey dinselleşebilir. Başka bir deyişle her öğretinin, dinin ortodoksisi, heterodoksisi vardır. Bu yoga için de böyle. Yoga çok geniş, kapsamlı bir öğreti, Hinduizmin içinden çıksa da kökenleri Asya şamanizminde. İnsanlığın ortak sağduyusunun yıllar içinde gelişmesi de diyebiliriz buna. Hintliler yogayı geleneksel yöntemlerle bugüne taşımışlar ama yoga artık bütün dünyanındır, bütün insanlarındır.

Milletvekilleri de yoga yapmalı

Erkekler genellikle hayatta daha sert bir duruşa sahiptir. Siz, yoganın erkekleri yumuşattığını söylüyorsunuz.

Ülkemizde vücut geliştirme salonları erkeklerle dolu ama yoga salonlarında erkekler yok. Oysa ki erkekler yoga yaparak hem fiziksel hem de ruhsal açıdan daha sağlıklı olabilirler.

Politikayla ilgilisiniz... Sizce yoganın Türkiye’deki siyasi ortama bir faydası olur mu? Nasıl?

Milletvekillerinin gözlerinde, bakışlarında ışık göremiyorum. Bunun yerine iktidarda olmanın güveni ve sertliği var. Sağlıklı değiller, o kadar doktor bakımına rağmen. Aldıkları kararlar da sağlıksız. Hepsinin acil yogaya ihtiyacı var.

"Yolculuk öğretir" diyorsunuz kitabın sonunda. Siz ne öğrendiniz?

Yaşama karşı eğreti yaşamdan daha sağlam bir duruşa geçme konusunda güç verdi bana bu son yolculuk. Orada getirdiğim enerji sayesinde yapıyorum yoga derslerimi, Muson Şarkıları’nı o enerjiyle yazdım, yayınladım. Başka projeler de sırada bekliyor ve tabii yeniden yollar.
Yazının Devamını Oku

Absolute Zen

21 Mayıs 2007
Londra’dan gelen Absolute Zen okulu kurucuları, 21-30 Mayıs’ta grup ve bireysel çalışmalarıyla Bilgi Paylaşım Derneği’nde. Nedret (Dassana) beni Atina’dan aradı ve bugünden itibaren 31 Mayıs’a kadar İstanbul’da olacak ilginç bir grubun haberini verdi. Söz Nedret’te... 

"
Ben bu sene şubat ayında Londra’da iken bir arkadaşımın tavsiyesi ile Absolute Zen okuluna gittim. Hem grup çalışmalarına katıldım hem de Budist rahip Jin Her’den bireysel seans aldım. Memnun kaldım ve Türkiye’ye davet ettim. İşin hoş yanı, bu okulun diğer kurucusu da profesyonel iş hayatını yaşadığı ilginç olaylar sonucunda bırakıp kendisini ruhsal yolculuğuna adayan ve neredeyse 20 yıldır Londra’da yaşayan bir Türk olan Nilgün Girgin. Ruhsal adı Sung Li. Kendisine Budist rahip Jin Her tarafından verilmiş ve benim Dassana adım gibi o da bu ruhsal yolculuğunda Sung Li adını kullanıyor.

Türkiye’ye ilk gelişleri... Nilgün’ün hayalinde bu çalışmayı Türkiye’ye taşımak varmış. 6 ay önce niyetlenmiş Türkiye’de bize düzgün bir kapı açılsa diye... İnanmayacaksın; hayat çok ilginç... Senin Shola’yla ilgili yazını gazetede okuyan Ayşe diye birinin seansına tercümeye gittim. Birbirimizi çok sevdik ve haberleştik. Londra’ya gidiyorum deyince bu okulu öneren Ayşe oldu. Ayşe ile tanışmama vesile olan da sen ve senin güzel gazete yazın oldu. Bu yolculuk Nilgün’ün Türkiye hayalini gerçekleştiriyor. Niyetleri ise her 2 ayda bir Türkiye’ye gelmek ve bu açılımı sürekli kılmak. Bu okul olarak ilk gelişleri. Bak neye vesile oldun! 21-30 Mayıs arasında İstanbul’da olacaklar. Randevu ise 0 532 490 64 90 veya Taksim’de seansların yapılacağı yer olan Bilgi Paylaşım Derneği’nden 0 532 612 85 17 alınabilir.

21-30 Mayıs arasında

l Zenergy

l Eşler ve Dostlar Arasında Kalp Kalbe Bağlantı

l Çakra Temizleme ve Dengeleme

l Bireysel seanslar

yapılacak."

KİMDİR

20 yılı aşkın süredir Budist masterlığı yapıyor. Kendisi Güney Kore Budist tapınaklarında uzun yıllar Budist öğretileri üzerine eğitim almış, aynı zamanda tekvando, qi gong, akupunktur ve fizik tedavi uzmanı. Uzun yıllar aldığı Budist eğitimi, tecrübesi ve insancıl kişiliğinin getirdiği insanlara yardım etme arzusu bugün büyük başarılara ulaşmasını sağlamış. Kendisini insanların içlerindeki potansiyeli bulmalarına yardım etmeye adamış. Jin Her, Absolute Zen-Londra Merkezi’nin kurucularından olup aynı zamanda İngiliz CMA’nın (Complimentary Medical Association- Tamamlayıcı Tıp Birliği) onaylanmış üyelerinden.

İstanbul doğumlu, 1989 Yıldız Teknik Üniversitesi Kimya Mühendisliği mezunu. 17 yıldır İngiltere’de yaşıyor. Güney Koreli Budist master Jin Her tarafından özel olarak eğitilmiş. Ruhani adı olan ’Sung Li’, masterı Jin Her tarafından verilmiş. Bunun yanı sıra İngiltere’nin önde gelen kuruluşlarından, Teta Healing, EFT, Kinesiology, Çakralar konusunda da eğitim almış. 22 yıldır meditasyon yaparak ve Jin Her tarafından aldığı eğitim yoluyla bilincin sınırlarını aşıp, gerçekliği bulma yolunda yaptığı çalışmalar sonucu insanlara gerçekliği bulma yolunda rehberlik etme arzusuyla dolu. Bu amaçla başarılı iş kariyerini bırakıp, insanlara ruhani gelişmelerinde rehberlik etmeye başlamış. İngiltere’de ruhani rehber, meditasyon hocası, Zenergy hocası, EFT uzmanı, Teta Healer uzmanı olarak çalışıyor.
Yazının Devamını Oku

Niye ben?

17 Mayıs 2007
Hayatta başımıza iyi, kötü pek çok şey geliyor. İyi olanları olması gerekenmiş gibi kabullenip mutlu olurken, kötü olanlara üzülüp, kızıp isyana yaklaştığımız bile oluyor. Ve o malum soruyu soruveriyoruz hemen: "Niye ben?"

ugüne kadar sizin de benim de sayısız kez bu kısacık ama içinden çıkılmaz soruyu kendimize sorduğumuz olmuştur. Oysa hayatın öyle bir akışı, dengesi var ki iyiler ile kötüler bir arada olmak zorunda. Ancak başımıza istemediğimiz olaylar geldiğinde buna soğukkanlılıkla yaklaşmak pek kolay olmuyor haliyle... Tam da bu düşünceler içindeyken güzel kalpli arkadaşım Ceyda sayesinde okudum bu anekdotu.

Mayıs ayındayız. Ayların en güzelinde... Kimbilir, kaç Mayıs daha yaşayacağız hayatımızda? İyisi mi, hangi ruh hali ya da durum içinde olursanız olun kötünün içindeki hayrı, iyiliği görün. Göremeseniz bile isyan değil, kabul edin. İnanın, hayatınız daha farklı olacak.

Ne olacaksa olacak!

Efsane Wimbledon tenis oyuncusu Arthur Ashe, AIDS’e yakalanmıştı. Dünyanın her köşesindeki hayranlarından mektuplar yağıyordu. Bunlardan bir tanesi şöyle soruyordu:

"Neden Tanrı böylesine kötü bir hastalık için seni seçti?"

Arthur Ashe, buna şu cevabı verdi:

"Tüm dünyada 50 milyon çocuk tenis oynamaya başlar, 5 milyonu tenis oynamayı öğrenir, 500 bini profesyonel tenisi öğrenir, 50 bini yarışmalara girer, 5 bini büyük turnuvalara erişir, 50’si Wimbledon’a kadar gelir, 4’ü yarı finale ve 2’si finale kalır.

Elimde şampiyonluk kupasını tutarken Tanrı’ya ’Neden ben’ diye hiç sormadım. Ve bugün sancı çekerken, Tanrı’ya ’Niye ben’ mi demeliyim?"

Mutluluk, insanı tatlı yapar.

Zorluklar, güçlü yapar.

Hüzün, insan yapar.

Yenilgi, mütevazı yapar.

Başarı, insanı ışıldatır.

Ama yalnız Tanrı yolumuza devam etmemizi sağlar. Tanrı’ya asla "Niye ben" diye sormayın.

Ne olacaksa olacak.

O’nun kendine has usulleri vardır.

Her şey kendi iyiliği için olur.

İnancınızı koruyun.
Yazının Devamını Oku

Fitoterapi ilginizi çeker mi

8 Mayıs 2007
Eğer bu soruya yanıtınız "Evet" ise, eczacı Nimet Özata’nın "Fitoterapi-Aromaterapi" adlı kitabında bitkilerle ilgili pek çok faydalı bilgi bulabilirsiniz. İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’nden mezun olduktan sonra, İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi, İşletme İktisadi Enstitüsü’nde İşletme İhtisas Programı’nı tamamlamış Nimet Özata... Çeşitli ilaç firmalarında ürün müdürü olarak çalışmış. Ancak yıllardır mesleğinin asıl gönül verdiği alanı olan ve sadece eczacılık fakültelerinde okutulan "Farmakognozi" bilim dalının konusu olan "Fitoterapi" (Bitkilerle Tedavi) olduğu için, 1997 yılında İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’nde, eczacılara yönelik açılan "Fitoterapi" kursunu bitirmiş. Son olarak Arıtan Yayınevi’nden "Fitoterapi (Bitkilerle Tedavi) & Aromaterapi (Uçucu Yağlarla Tedavi) isimli kitabı çıktı.

l "Fitoterapi & Aromaterapi" isimli kitabı yazmaktaki amacınız neydi?

- Yeryüzünde insanlar varolduğundan beri çevrelerindeki bitkilerin yararlarını ve zararlarını gözlemleri sonucunda keşfetmişlerdir. Önceleri besin olarak tükettikleri, zehirli etkilerini keşfederek avcılıkta da kullandıkları bitkilerden daha sonraları tedavi amacıyla da yararlanmaya başlamışlardır. Günümüzde çoğu zaman yanlış adlandırıldığı gibi alternatif tıp değil, tamamlayıcı tıp olarak sağlıktaki önemli yerini korumaktadır.

l Sizce günümüzde "Fitoterapi"ye artan ilginin sebebi nedir?

- Sadece eczacıların eğitimini aldığı, "Farmakognozi" bilim dalının konusunu teşkil eden ve modern tedaviye uygulanışı olan "Fitoterapi" (Bitkilerle tedavi) ve onun bir alt kolunu oluşturan Aromaterapi (Bitkilerde bulunan uçucu yağlarla tedavi) günümüzde artan çevresel kirlilik, hastalıklar ve kimyasal ilaçların yan etkilerinin oluşturduğu sakıncalardan sonra, değeri yeniden anlaşılarak, kullanım bulmuştur. Bu ilginin artmasının nedenlerinden başlıcaları sentetik ilaçların çok pahalı olup, barındırdıkları bir çok yan etkinin yanında, her hastalığı tedavi etme niteliğine de sahip olmayışı.

l Bitkilerle tedavi de yanlış ellerde tehlikeli hále gelebilir...

- Tabii, ancak eczacılığın "Farmakognozi" eğitimi alan bir meslek dalı olması dolayısıyla, eczacı bitkisel bir ürünün veya ilacın kontrolünü yapabilecek, hekimi ve hastayı bu ilacın etken maddeleri, farmakolojik etkileri, yan etkileri ve dozajı konusunda aydınlatabilecek düzeyde bilgiye sahip tek kişidir. Her ilaç gibi bitkisel ilacın da belli dozlarda tedavi edici ama daha yüksek dozlarda ya da yanlış kullanıldığında ’zehir’ olabileceği unutulmamalıdır. İlaç ile zehir arasındaki fark sadece bir doz meselesidir. Avrupa Topluluğu’nda bitkisel preparatlar ancak kanunen ruhsatlandırma sonrasında satılabilmektedir. Türkiye’de ise bitkisel ilaçlarla tedavi, maalesef çoğu zaman uzman olmayan kişilerce yapılmakta ve bitkisel ürünler kontrolsüz bir şekilde kullanılmakta ve satılmaktadırlar.

l Kitabınızda ne gibi bilgiler bulabilecek okuyucularınız?

- Kitapta, 60 tane bitkinin (Türkiye’de bulunabilen ya da yurt dışından bitkisi veya preparatı getirilen ve bizde iyi tanınan bitkiler olmasına dikkat ettim) bol renkli fotoğrafları ile birlikte (okuyucuların bu bitkileri görünce hemen tanımaları için) yetiştirme, toplama, kurutma ve saklamaları, etki ve kullanılışları, kullanım şekilleri, çay hazırlama tarifleri, dozajları, yan etkiler ve ilaç etkileşimleri ile birlikte detaylı anlatımları var.
Yazının Devamını Oku

Denge ve sadelik peşinde

30 Nisan 2007
Pek çok iş yaptıktan sonra mutluluğu bireysel yaşam koçluğunda bulan ve insanların gözünün içindeki ışığı yakalama/yakalatmayı amaçlayan Nazlı Çetinok Arun, bana sık sık güzel e-postalar atıyor. Bu haftaki önerilerine göz atmanızı öneririm. Mutlu baharlar! İşte yaşamı sadeleştirmenin 10 kolay yolu

1-
Hayır demeyi öğrenin

2- Kendinizi önemli hissetme duygusundan vazgeçin: Ben olmazsam bu iş olmaz gibi...

3- Yapmak istemediğiniz ve sevmediğiniz şeyleri bildirin

4- Başka insanlardan nasıl yardım isteyeceğinizi öğrenin

5- Olabilecek her yerde en basit seçeneği seçin

6- Gerçekten ihtiyacınız olmayan hiçbir şeyi almayın

7- Her zaman gerçeği söyleyin

8- Kararlarınızı size keyif veren şeyleri temel alarak verin

9- Bir tanesi haricinde tüm kredi kartlarınızı iptal edin

10- Para ödediğiniz şeyler yerine bedava olanları seçin ya da takas yapın

Bu seçeneklerden birkaçını bile uygulayarak hafiflediğinizi hissedeceksiniz. Bir de geçiş mevsiminin de etkisiyle bozulan dengemizi yakalamak için düzenli olarak denge meditasyonunu yaparsak, değmeyin keyfimize efendim!

Denge meditasyonu

4
Yere uzan

4 Nefesine konsantre ol

4 Bedenini gevşet

4 Ayaklarından ve omurgandan minik kökler çıkıyor ve toprağa giriyor

4 Kökler dünyanın merkezine doğru ilerliyor

4 Kökler merkezde kocaman pırıl pırıl parlayan mor kristale ulaşıyor

4 Kristal mor ışıkla dolu

4 Mor ışık sıcak ve sevgi dolu

4 Bu mor ışığı kökler yolu ile em ve yukarı doğru çek

4 Mor ışık bedenin her yerine yayılıyor

4 Mor ışık bedeninin her yerini kaplıyor; ayaklarında, bedeninde, ellerinde, kalbinde, başında...

4 Aldığın her nefeste o mor kristale bağlandığını, onun parçası olduğunu hisset

4 Şimdi tepe çakrana konsantre ol

4 Tepe çakranın bir lotus çiçeği gibi açıldığını düşün

4 Başının üstünde açılan bu güzel çiçekten altın sarısı liflerin çıktığını ve bunların gökyüzüne doğru ulaştığını hisset

4 Bu ince lifler bulutların, atmosferin içinden geçiyor ve Ay’ın, gezegenlerin etrafından dolaşıp, güneşe varıyorlar

4 Güneşteki ışığı hisset

4 Bu sıcaklığı altın sarısı liflerle tepe çakrana çek

4 Tüm bedenin altın sarısı sıcak güneş ışığı ile dolsun

4 Bu ışığı kalbine taşı

4 Kalbinin bu sımsıcak ışık ile dolduğunu hisset, damarlarından tüm bedenine yayılsın

4 Şimdi bu altın sarısı ışığı köklerin yardımı ile dünyanın merkezindeki kristale ilet

4 Tepe çakrandan gelen bu altın sarısı ışık tüm bedeninden geçerek merkez kristale doldu

4 Bu kristal pırıl pırıl parlayan altın bir eflatuna dönüştü

4 Artık yer ve gök arasında uyum içindesin

4 Merkez kristalden güneşe uzanan bu parlak sarı ışık bedeninin içinden geçerek seni yerle gök arasında dengede tutuyor

4 Bu dengenin gücünü hisset, bunun sana verdiği huzur ve sevginin tadını çıkar

4 Nefesine konsantre ol

4 Kendini hazır hissettiğinde gözünü aç

Oradaydım

Kempinski Hotel Barbaros Bay Bodrum, ilkbahar-yaz sezonuna yenilenerek girmek isteyenler için harika bir hizmet sunuyor. Otelde bulunan dünyaca ünlü Six Senses Spa’da uygulanan Detoks programı, spa meraklılarının Tayland gibi Asya ülkelerine giderek ulaşabildikleri özel uygulamaları Kempinski misafirlerinin hizmetine sunmaya devam ediyor. Detoks programının en önemli özelliği, kişiye eve döndükten sonra da devam ettirebileceği bir sağlıklı yaşam standardı kazandırması.

Stres kalmıyor

Üç veya beş günlük paket programlar halinde hazırlanan Six Senses detoks programı, üç ayrı bölümden oluşuyor; Release, Rejuvinate ve Reinvent. Detoks programını alanlar bu üç bölüm dahilinde yer alan çeşitli uygulamaları Six Senses Spa uzmanlarının danışmanlığında seçerek kendilerine özel bir program oluşturabiliyorlar. Klasik detoks programının günlük yiyeceklere uygulanmasıyla vücudu rahatlamaya yardımcı olacak uygulama ve egzersizler için hazırlayan Release süreci, Rejuvinate ile devam ediyor. Rejuvinate süreci aşırı stresten dolayı gevşemeye ihtiyaç duyanlar için yeniden dirilmeyi andıran arındırıcı uygulamaları içeriyor. Bölüm, kişiyi geleneksel Six Senses tedavileri çerçevesinde yoga ve benzeri fiziksel egzersizlerle tanıştırmayı amaçlıyor. Yoga eğitmeni Ferit Arcan ile mutlaka tanışın, bilgilerinden faydalanın. Sakinliğiyle ve mütevazı bilgeliğiyle insana huzur veriyor. Uzun yıllar yurt dışında yaşadıktan sonra Bodrum’a yerleşmiş. Çok özel bir spa olan ve bir şubesini Barcelona The Arts Hotel’de gördüğüm Six Senses Spa’da gerçekten de duyularınızın dengeye ulaştığını hissediyorsunuz.

Tel: (0 252) 311 03 03
Yazının Devamını Oku

Kutu kutu pense

24 Nisan 2007
Havalar güzel, moraller yerinde; tam ilkbahar günleri! Tek bir şeye odaklanmak benim gibi bir Çekirge için çok zor. En iyisi kutu kutu pense oynamak o zaman! Kitaplar, filmler, seminerler ve en etkilisi "fısıltı gazetesi"... Konu, kişisel gelişim olunca her şey o kadar hızlı duyuluyor ve paylaşılıyor ki şaşırıyorum. Örneğin; The Secret ile başlayan spiritüel filmler kuşağına hızla pek çok film dahil oluyor. İstanbul’da bu tarz filmlerin gösterimlerinin yapıldığı ve benim de daha önce yazdığım Ay Danışmanlık’tan bir mail aldım.

"Film gösterim günlerimizi artırdık, yoğun talepleriniz için çok teşekkür ederiz! Bazı filmler vardır, bize aylarca süren çalışmalardan, terapilerden çok daha fazla şey öğretirler, fark ettirirler. Eğlenerek, gülerek veya ağlayarak, içimizde saklı kalmış temaların ortaya çıkmasına yardımcı olurlar. Farkındalığımızı bir üst seviyeye taşırlar" diyordu.

Sır, Tanrı’yla Sohbet, Dokuz Kehanet, Bir Buddha gibi filmlere aşırı ilgi varmış. Ne güzel!

Ayrıca beslenme konusunda eğitimci ve danışman Hale Sofia Schatz, 30 yılı aşkın bir süredir, beslenme, iyileşme ve bilinç konularındaki öncü çalışmalarıyla kişilere ilham vererek hem bedenlerini hem de ruhlarını besliyor. Detaylı bilgi için www.heartofnourishment.com adresine bakabilirsiniz.

Son iki senedir Ay Danışmanlık aracılığıyla Türkiye’de çalışmalar yapan Hale Sofia’nın 2007 ilkbahar programlarını da hatırlatırım:

Konaklamalı arınma (detoks) programı (Antalya) 26-29 Nisan:

Nisan ayı boyunca Antalya Hillside Su’da programını gerçekleştirmektedir. Önümüzdeki haftasonu 26-29 Nisan son programını gerçekleştirecektir (programın başlangıcı 25 Nisan akşamıdır).

Konaklamalı arınma (detoks) programı (İstanbul) 9-13 Mayıs:

Ev ortamında arınma programını yapmak isteyenler için düzenleniyor. Detaylar için Ay Danışmanlık’ı arayınız.

Hale ile bireysel seanslar:

Beslenme veya herhangi bir konuda Hale Sofia Schatz’dan bireysel seans almanız da mümkün. Randevu alınız.

Çocukların Barış Bayrakları

Spiritüel çalışmalarından tanıdığım sevgili Çiğdem Aksoy’un ricasını size iletiyorum:

"Benim Gönüllü Yürüttüğüm, uluslararası bir proje var. "Çocukların Barış Bayrakları" (Peace Flags by Kids) diye. Ben, Türkiye temsilcisiyim. Amacımız tüm dünyaya çocukların barış mesajlarını duyurmak, görülmelerini sağlamak. 23 Nisan için çok güzel etkinlikler yaptık. CKM’de (Caddebostan Kültür Merkezi), Bayrak Yapım Kampanyamız ve sergimiz açıldı.

Bugün de Antalya’da Rixos Otelleri’nin organize ettiği, TRT’nin davet ettiği 2000’en fazla yabancı ve Türk çocukların ağırlanacağı, teması barış olan çok özel bir etkinliğimiz var."

Ayrıntılı bilgi için:

www.cocuklarinbarisbayraklari.org

www.peaceflagsbykids.org

Tasavvuf sohbetleri

Tuna Kamhi ve Bilge Paylaşım Derneği, geçtiğimiz cumartesi günü Tasavvuf Sohbetleri adlı 24 hafta sürecek özel bir seminer dizisi başlattı. Galip Kılıç’ın sunuculuğunu üstlendiği seminer dizisinde, dört büyük din başta olmak üzere birçok dini inanış, Hz. Musa, Hz. İsa ve Hz Muhammed’in görüşleri, varoluşçuluk, natüralizm gibi felsefi akımlar, Aristo, Plato gibi önemli filozofların görüşleri ayrıntılı bir şekilde ele alınıyor. Dini inanışlar ve felsefi akımların ışığında kişinin kendi geçmişiyle bağlarının kurulmasını hedefleyen bu seminer dizisinde, tam anlamıyla bir beyin fırtınası yaşatılıyor. Seminerdeki sunumlar çok renkli; slayt gösterileri yapılıyor, katılımcılar arasında tartışma ortamları yaratılıyor.

Seminerle ilgili

ayrıntılı bilgi için:

Mail: tuna.lalkulturveyasam@

gmail.com

Ücret: 30 YTL

(her oturum için)

Adres: Bilgi Paylaşım Derneği Mete Cad. Park Apt. No:24 Kat:6

Taksim-İstanbul
Yazının Devamını Oku