Sıtkı Şükürer

Soyer aday gösterilmeli

25 Kasım 2023
YEREL seçimler yaklaşıyor. Partiler adaylarını belirlemeye başladı. Mevcut başkanların tekrar aday gösterilmeleri bir ölçüde belediyecilik hizmetlerinde gösterdikleri performansla ilişkilidir. Ancak bu husus daha pek çok parametreye bağlıdır. Bu ülkede mayıs ayında Cumhurbaşkanlığı ve Parlamento seçimleri yapıldı. İktidar partisi her ikisinde de galip geldi. Bu durum yerel seçimlerde muhalif parti adayları için bir dezavantajdır. Bu genel gerekçe tüm muhalif başkanları etkileyen bir gerçekliktir.

 


Tunç Soyer Büyükşehir Belediye Başkanı seçildiği 2019 yılından itibaren alt yapıya yönelik bir hizmet anlayışı içinde olmuştur.
Esasında belediye hizmetlerinin yıllara sari stratejik planlama içermesi gerekir. Kentin geleceğini ilgilendiren altyapı yatırımları, yatırım sürecinde belde insanlarına tepkilendikleri sıkıntılar yaşatır. Aday tespitinde karar vericiler mevcut başkanların bu sorumlu tercihlerini nazara almaları gerekir. Aksi halde hiçbir başkan kent yararını önceleyen orta vadeli projeye girişmez, popülist harcamalar öne çıkar ve ihmaller, ötelemeler… zamanla hasar oluşturur.
CHP yeni Genel Başkanı Özgür Özel aday belirlemede son 5 yıllık performansın esas alınacağını ifade ediyor. Hatta mevcut başkan yüzde 70’le seçilmiş iken, anketlerde oyu yüzde 65’e düşmüş ise bu kişiyi aday göstermeyeceklerini, belirtiyor. Bu söylemi şaşırtıcı ve abartılı buluyoruz. Ayrıca, seçime 5 ay kala yapılacak anketler mevcut başkanlar için handikap içerir. Hayat normal akarken belediye hizmetlerinde halkın sıradan bir eksikliğe bile tepkisi köşelidir. Oysa “sandık” aşamasında oy tercihleri, hele İzmir’de ilave sosyolojik ve siyasi yakınlaşımlarla şekillenir. Bu sebeple şimdilerde yapılacak anketlere göre karar oluşturulması yanıltıcıdır. Bir başkanın performansı o kişinin ulusal ve uluslararası platformlarda ne ölçüde kabul gördüğünden bağımsız değildir. Tunç Soyer Avrupa Konseyi Bölgeler Meclis Başkanlığı’na oy birliği ile seçilmiş bir siyasetçidir. Bu pozisyon Türkiye’nin AB nezdinde, devletimiz de dahil, belki de etkili konumudur.
CHP’nin yeni yönetimi “Değişim” mottosuyla ve bir “Sosyal Demokrat Parti” oluşturma iddiasıyla kurultayı kazandı. Tunç Bey’in bu göreve gelmesinde Avrupa’nın tüm ülkelerinin sosyal demokratları ve sosyalistleri tam destek oldular. Sadece bu neden bile Tunç Soyer’i yeni CHP’de vazgeçilmez kılmalıdır.
Özetle Tunç Soyer yıpratılmayı hak etmeyen bir başkandır, döneminde yüzlerce olumlu icraat yapılmıştır, onun değişime dair daha haziran ayında kamuoyu ile paylaştığı “Yeni Siyaset Belgesi” CHP için silkinmenin ilk işaret fişeğidir. Diyeceğimiz, Tunç Soyer’in siyasi hesaplaşmalara konu ediliyor izlenimi en fazla partiye zarar verir. Çok sayıda İzmirlinin de anlamakta zorluk çektiği bir durum olarak değerlendirilir.

Yazının Devamını Oku

Michelin’de radar yetersiz

19 Kasım 2023
BİR meyhaneye ya da restorana akşam keyfi olarak ısrarla gidiyorsanız bunun pek çok sebebi vardır. Sıralarsak;

* Yediklerimiz, içtiklerimizden her zaman mutlu olunur. * Fiyatları makuldür. * İşletmenin sahipleri, hele aile işletmesi ise sahiplenicidir. * Mekânın garsonları tecrübeli, sıcakkanlı, mesafesini ayarlayan ve o işletmenin kıdemlisidir. * Ortamın ışıklarının rahatsızlık vermemesi, diğer müşterilerin gürültücü olmamalarının sağlanması, sandalyenin, masanın rahatlığı, çatal, bıçak, tabak, bardak temizliği, tuvaletin her daim hijyen tutulması, bahşiş beklentisinin hissettirilmemesi, araçla gelinmişse park yapılmasına yardım gibi çok sayıda zihinsel konfor ve huzur sağlayan detaylar hep istikrarlıdır. * Mutfağın servis zamanlaması, aşçının kepçesinin ve elinin lezzetli olması, malzemelerin temininde hiç bitmeyen bir özen, kılık kıyafetin üzerine yemek kokusunun sinmemesi için aspiratörlerin çalıştırılması, menünün geleneksel lezzetlerini korurken aynı zamanda sürpriz yeniliklerle monotonluğa düşülmemesi, buzun iyi suyla yapılması, ekmeğin masaya, sabahtan alınmışsa kızartılarak ve ufak dokunuşlarla lezzetlendirilmesi, mezelerin mutlaka günlük ve mutfakta yapılması, dışarıdan kiloyla hazır meze alınması rezaletine sapılmaması, aynı menüde hem deniz ürünü hem de et ürünlerine beraberce yer yerilmemesi, hele sabahları ayrıca kahvaltı verilme yoluna gidilmemesi, boş masalara rezervasyon tabelası koyup tanımadıkları müşterilerin tuvalet önündeki masalara yönlendirilmemesi, bol bahşişli müşteriye, diğerlerini rencide edecek şekilde aşırı ilgi gösterilmemesi...
Listeyi uzatmak mümkün.
Sözünü ettiğimiz mekanlar tabii ki elit restoranlar değil. Ancak halkın teveccühünü kazanmış ve bu sayede de “yerel efsane” olmuş yerler. Saydığımız pek çok özellik esnaf lokantaları için de geçerli. Hiç şüphesiz tüm bunların yanında güleryüzlü ve size kendinizi değerli hissettirecek bir huzur ve keyif ortamı mutlaka sağlanmalıdır.
Geçenlerde Michelin Rehberi’ne İstanbul’un yanında İzmir ve Bodrum’da dahil edildi. Bu rehberde “yıldızlanma” şüphesiz daha bir üst seviye kalite gerektiriyor. İzmir’de değişik kategorilerde on işletme rehbere girdi. Bu olağanüstü bir başarı. Bazı işletmeler Michelin müfettişleri ile yabancı dilde iletişim kuramadıkları ve lezzet istikrarı yakalayamadıkları için bu ödüllerden mahrum kaldılar. Bu arada Osman Sezener hem Urla hem Bodrum işletmesinde iki ayrı yıldız alarak, ancak dünya çapındaki şeflerin erişebildiği bir başarıya ulaştı.
Kısaca şunu belirtelim ki; bu sene kapsama dahil işletmeler çok kıymetli bir değer yaratmışlar ve bölgemizin gastronomik açıdan çekim merkezi olmasının taşlarını döşemişlerdir. Bahse konu rehbere girebilecek daha pek çok işletmemiz söz konusuydu. Yine tavsiye boyutunda bırakılan bazı mekanlar yıldızlanabilirlerdi de. Yurtdışında pekâlâ “bir yıldız” yukarıda çerçevesi çizilen mekanlara da verilebiliyor. Sözünü ettiğimiz sıradan görünen özel yerler Michelin dedektiflerinin gözünden kaçmıştır. Ancak bu sebepten bir eleştiri getirmeye gerek yoktur.
Bu daha birinci sene. İyi yerler mutlaka hakkını alır. Esasında İzmir Gurme Guide (İGG) uzun yıllar boyu böylesi mekanları tek tek tespit edip, “Bir adım öne çıkanlar” ödülleriyle teşhis ve teşhir etti. Özetle; İzmir’de, Bodrum’da ve tüm Ege’de Michelin gibi rehberlerin radarına girecek, keşfedilmeyi bekleyen yüzlerce hazinemiz var. Bunlar şikemperverlerin zaten çok iyi bildiği yerlerdir. Lezzet avcıları için çoktan referansları oluşmuştur. Rehbere girmeleri kuşku yok ki Michelin’i daha da değerli kılar.

Yazının Devamını Oku

Seçmen istedi delege yaptı

12 Kasım 2023
CHP’de Kurultay tamamlandı. İstanbul’dan başlayan, tüm Karadeniz kıyılarına yayılan rüzgâr, giderek değişim talebini güçlendirdi ve Kemal Kılıçdaroğlu Genel Başkanlık seçimlerini kaybetti. Bu gelişmeden çıkartılacak en önemli not, CHP’de parti içi demokrasi “tıkır tıkır” işleyebiliyormuş. Delegeler yerel seçim öncesinde bir vitrin değişikliği yaparak, bir anlamda “tazelenme” oluşturdular.


Özgür Özel ve Ekrem İmamoğlu’nun başını çektiği hareket “değişim” mottosu ile yarışa başlamıştı. Şimdi, “değişim” olgusunun nasıl şekilleneceğine dair bir “Tüzük Kurultayı” yaşanacak. Parti artık bahse konu beklentiyi tatmin edici bir şekilde karşılamaya odaklanmalı. Bu sebeple parti içi çekişme ortamı yaratılmaması gerekir. Zaten Özgür Özel de durumun bilincinde ve birleştirici mesajlar veriyor. Önümüzdeki bir-iki ay içinde Parti Meclisi yerel seçimler için adayları belirleyecek. Beklenir ki Özgür Özel’in “beyaz bir sayfa açılmalı” anlayışına uygun olarak yeni yönetim bir hesaplaşma tutumu içinde olmaz.
Başa dönersek; CHP’de Kurultay sonrası ikili bir liderlik yapısı oluştu denebilir. Özgür Özel her ne kadar Genel Başkan seçildiyse de, Ekrem İmamoğlu’nun ayrıca “güç odağı” olduğu aşikar. Şimdilik taraflar arasında bahar havası egemen. Umarız bu uyumlarını bozmazlar. Görünen o ki, 2028 yılında CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı İmamoğlu’dur. Ama öncesinde Ekrem Bey’in İstanbul Büyükşehir sınavı var. Orada yaşanacak bir hüsran Ekrem İmamoğlu’nu siyaseten oyundan düşürmese de zedeler.
Hakikaten Egeli ve Karadenizli bileşimi ülke siyasetinde ilginç bir deneyimin başlangıcı gibi duruyor. Kemal Kılıçdaroğlu eski bir genel başkan olarak her zaman saygıyla anılacaktır. Deniz Baykal’ın dar bir alana sıkıştırdığı ve tembelleştirdiği bir partiye yeni açılımlar getirdi. “Başörtüsünü sorun olmaktan çıkardı, helalleşme yaptı, mezhebi siyasetinin ayıbını ortaya koydu, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da CHP’yi tekrar tomurcuklandırdı, Ülkücülerle ilişkileri yumuşattı...” Özetle CHP’nin olumsuz bagajını, katılığını büyük ölçüde değiştirmeye çalıştı. Ama çabaları iktidar olmaya yetemedi.
Demokrasilerde yenilgilerinin faturasını “lider” in ödemesi beklenir. Nitekim kamuoyu artık onun değişmesini istedi.
Kurultay delegeleri de, mesajı alarak, gereğini yaptı. Şimdi Özgür Özel ve ekibinden bir beklenti oluşmuş durumda.
“Değişim” sloganının içini doldurmak zorundalar. Bu konuda en derli toplu çalışmayı Tunç Soyer yapmıştı. CHP’de neyin nasıl olması gerektiğini bilen çok sayıda birikimli insan var. Tüm mesele ortaya bir “değişim iradesi” koymak ve partinin programını çağdaş bir “sosyal demokrat” anlayışa büründürmek. Liderlerin en kuvvetli olduğu dönem seçildiği ilk zamanlardır. Bu yönüyle, merkez seçmeni de kavrayacak, merkez sağın gerektiğinde desteğini alabilecek, sosyal politikaları önceleyen bir parti yapısı için hemen kollar sıvanmalıdır.

Yazının Devamını Oku

Kurultay heyecanı

5 Kasım 2023
NEFESLERİN tutulduğu tarih 5 Kasım. CHP Kurultayı’nın en önemli gündem maddesi Genel Başkanlık seçimleri. Ankara ve İzmir Kurultay delegeleri ağırlıklı olarak tercihlerinin Kemal Kılıçdaroğlu’ndan yana olduğunu açıkladı. Özgür Özel ve Ekrem İmamoğlu ekibi ise İstanbul’da ön aldı. CHP’de parti tüzükleri mevcut Genel Başkan’a avantaj sağlamıştır. Bir anlamda “seç beni, seçeyim seni” kuralı, genelde işler.


İzmir özelinde en merak edilen konulardan biri de Kurultay sonrası İzmir Büyükşehir ve İlçe Belediye Başkan adaylarının kimler olacağı. Kim Genel Başkan olursa olsun kararlar Parti Meclisi’nin onayı ile belirleniyor. Kuşkusuz seçilen Genel Başkan’ın tavrı büyük oranda belirleyici. Tunç Soyer öyle anlaşılıyor ki “taraflar üstü” bir mutabakata dayanıyor.
Nitekim değişimcilerden yana tavır oluşturan Milletvekili Murat Bakan’da bu durumu teyit eden açıklamalarda bulundu.
Geçenlerde iş dünyasını temsil eden en önemli STK’larla Kılıçdaroğlu’na ziyaret yapıldı. Bahse konu toplantıda Kılıçdaroğlu Kurultay’da çok önemli tüzük değişiklikleri önereceğini söyledi. Bir kere “üç dönem” kuralını tüzük maddesi haline getirmek istediklerini, belirtti. Diğeri, ki en önemlisi, fermuar sistemiyle yüzde 50 Kadın Kotası’nı önereceklerini ifade etti. Fermuar sistemi, bir erkek, bir kadın esasında seçimlerin yapılmasıdır. Bu öneri Kurultay’dan geçerse hakikaten büyük bir devrim olur.
Bu arada Kılıçdaroğlu, şayet kazanırsa yerel seçimlerden sonraki bir tarihte, yerine bir sosyal demokrat kişi hazırladığını açıklamıştı. Bu anlamıyla Tunç Bey’in haziran ayında kamuoyu ile paylaştığı “Yeni Siyaset Belgesi’nin” tam bir sosyal demokrat program olduğunu hatırlatalım.
Bakalım, tüm bu gelişmeleri hep birlikte yaşayacağız.

----------------

MICHELIN İZMİR’E GELİYOR

Yazının Devamını Oku

Cumhuriyet 100 yaşında

29 Ekim 2023
CUMHURİYET değerleri ile yetişmiş insanlar bu özel yıldönümünü coşkuyla kutlamak istiyorlar.

Ama üçlü kutuplaşmış toplumun muhafazakâr ve Kürt kesimleri aynı heyecanı duymuyor.
Atatürk ve arkadaşları tarafından yeni bir devlet kurulduğunda aynı anda yarış başlattılar.
Ülkede yaşayan insanlar “Cumhuriyet Devriminin” değerlerine göre bir çoğunluk oluşturabilecek ve hakim kültür haline gelecekler miydi?
Cumhuriyetin orta vadede kalıcılığını belirleyecek ana faktör buydu.
Gelinen noktada kurucu değerlerin yetiştirdiği insanlar azınlıkta kaldı.
Bu neden böyle oldu, aksi mümkün müydü... Ancak akademik birikimle ve önyargısız bir bakışla tartışılabilecek konular.
Şimdi an itibari ile cumhuriyetin, “dine nispeten mesafeli seküler kitleleri” 2000’li yılların başlarına kadar süren ve onları güvence altında tutan düzenin değişmesi nedeniyle endişeli olsalar da “yenilmişlik duygusu” içinde değiller.

Yazının Devamını Oku

Ekonomide papuç sıkma süreçleri

22 Ekim 2023
SON iki yılın ekonomiye damgasını vuran gerçekliği “orta direk” diye tabir edilen kesimin maddi gücünü büyük ölçüde kaybetmesi. Enflasyonu ölçen akademik kuruluşların açıkladıkları rakamlar, zaten bu durumun teyidi. Bir yandan artan maliyet baskısı, diğer yandan enflasyonu fiyatlarına yansıtabilme imkânı olanların fırsatçılığı, Türk Lirası’nın endazesini aşırı derecede bozdu.


Asgari ücret, neyse ki, siyasi iktidar tarafından TÜİK enflasyonu bir kenara bırakılarak ciddi seviyede yükseltilmişti.
Ama o kesim bile kısa sürede hayat pahalılığı karşısında nefes alamaz hale geldi. Bu süreçte “beyaz yakalı” çalışanlar mavi yakalılardan farklı olarak TÜİK enflasyonuna mahkûm edildi. Neticede enflasyon bu insanları da giderek çaresiz kılıyor. Gelişen bu durumlar henüz “zenginlerin” yaşam tarzlarına doğrudan bir etki yaratmış durumda değil. Ancak onlar da tedirgin olmaya başladılar. Bu aşamada şimdi sıra “kaliteli orta direk” diye nitelendirilen kesimlerde. Özellikle üst düzey ücretliler ağır ağır “geçinme” baskısı altına girmeye başladılar.
Yerel seçimlerden sonra OVP gereklilikleri adına seçimsiz uzun bir dönem söz konusu. Enflasyon tek hanelere düşürülecekse, ücretler hedef enflasyona göre artırılır. Bu bağlamda kamu çalışanları yönünden çok zor zamanlar geliyor. Özel sektörün de bu gelişmelerden bağımsız olmaları beklenemez. Zenginlerin dünyasında da mutsuzluk rüzgarları esiyor. Servetini dövizde tutanlar bizzat dolar ve euro enflasyonu nedeniyle bir varlık erimesi yaşıyorlar. Bu sebeple “gayrimenkule” yönelenler iç piyasanın daralmasına paralel artık bu cephede de randıman alamamaya başladılar.
Gayrimenkul fiyatları döviz bazında yüzde 20’ler mertebesinden aşağıya süzüldü. Hükümetin OVP kararlılığı sürerse dövizde bir duraklama olması çok muhtemel. Şu anda faiz ve borsa seçeneği daha bir gündemde. Borsa, yabancı sermaye gelirse, özellikle BİST 100 ve 30 için bir reel getiri vaat edebilir. Tüm bu senaryolar mevcut ekonomik politikalardan vazgeçilmemesi hali için geçerlidir.

Yazının Devamını Oku

Terminal şehir İzmir

15 Ekim 2023
İZMİR’in en üretken sivil toplum gönüllüsü, hemen herkesin ittifak ettiği üzere Uğur Yüce’dir. Bir “kent bilgesi” olan Uğur Bey, öteden beri savunduğu “İzmir Açık Şehir” projesini güncelleyerek tekrar kamuoyu ile paylaştı. 100 yıl öncesine kadar İzmir Doğu Akdeniz’in en önemli liman kentiydi. Tarihsel döngü yine bu kenti uluslararası ticaretin önemli bir oyuncusu olmaya çağırıyor. Dünya ekonomisi uzun bir zamandır Doğu’ya kayıyor. Çin önderliğinde Asya Pasifik Ekonomi İşbirliği (APEC) Avrupa ve Kuzey Afrika pazarlarına ulaşmak için son 10 yılda çok yoğun bir çaba içinde.

 
Bahse konu lojistik yolun en uygun kavşağı Türkiye. Alternatif ülkelerin birbirleriyle çekişme içinde olması, Pire limanın kapasitesinin dolması… vs gibi sebeplerle ülkemiz ön plana çıkıyor. Türkiye’nin de bu konuda en rasyonel lojistik yol terminali hiç şüphesiz İzmir şehridir. Uğur Yüce, 35 yıldır ısrarla bu projeyi İzmir üzerinden konumlandırmak için yetkililer nezdinde çaba sarf ediyor. Şimdilerde şartlar daha da olgunlaşmış durumda. Bu projeyi makul bulan kanaat önderlerine bir görev düşüyor. Uğur Bey’in öneri raporuna, varsa katkılarını da ilave ederek hayati talebimiz canlı tutulmalı. Bu kentin genetik kodlarında yer alan ve makûs talihini tekrar eski günlerine döndürecek bir reel ve uygulanabilir projeden söz ediyoruz. “Terminal Şehir İzmir” için her platformda mücadele vermeliyiz.

-----

PİYASA GÜNEŞİ HEMEN AÇMAZ

HAVALAR iyi gidiyor. Ekim ayı hala kışa direniyor. Yoğun bir tatil sezonu yaşandı. Ancak hayat pahalılığı turistik beldelere de damgasını vurdu. ÇEŞTOP Başkanı Yakup Demir fiyatlarda endazenin kaybolduğunu ifade ediyor. Ekonomide istikrar mücadelesi yerel seçimlerden sonra ivme kazanacak. Kararlı uygulamalar çok sektör ve özellikle hane halkı için “acı reçete” demek. Merkez Bankası faizi TÜİK enflasyonunun yarısından bile düşük. Daha yolun başındayız. İşler bu noktadaysa her tedbir bir “şah-vezir” ikilemi. ÇESTOP’a dönersek, tamam milli paradaki kanama dursun. Bu durum 2024 yılında talebi çok yavaşlatma pahasına olacaktır. Özetle, Yakup Bey’in şikâyetleri, şekil değiştirerek daha birkaç yıl sürer.

Yazının Devamını Oku

Enflasyon sabit gelirliyi vuruyor

9 Ekim 2023
GELİŞMİŞ ülkelerde yıllık enflasyon seviyesi bizde aylık olarak açıklanıyor.

Enflasyondan en fazla sabit gelirliler etkilenir. Kamu çalışanları bir şekilde pozitif ayrımcılık korumasına alındı. En düşük devlet memuru maaşının 33.000 TL olacağı açıklandı. Özel sektör ücretlileri, gecikmeyle de olsa sonradan telafi zammını alabiliyor. Geçenlerde İSO-500 büyük şirket verileri açıklandı. 2021 yılında bahse konu şirketlerde çalışanların ortalama ücreti ortalama 11.000 TL mertebelerindeyken, 2022 yılında yüzde 78 artışla 20.000 TL’lere yükselmiş. Aynı dönemde asgari ücret 2.800 TL’lerden 8.500, bugün için 11.500 TL’lere çıkarıldı. Asgari ücretin ortalama ücretten oransal olarak çok daha fazla artması, özel sektör ücret makasının daralması anlamına gelir. Bu durum galiba “fedakârlıkta eşitleme” sürecinin özel kesim ücretlileri için de geçerli olmaya başladığını göstermektedir.
Sabit gelirliler grubunda durumu en vahim olan “emekli”ler. En düşük emekli maaşının 7.500 TL olması, asgari ücret 11.500 TL iken, hele kamuda 33.000 TL’lerden söz edilirken tam bir “dram”dır. Bu noktada “enflasyon-ücret artışı” sarmalının az konuşulan bir yönüne de işaret etmek gerekiyor. Enflasyona göre ücret artışı alanlar, bu sınırlı gelirlerini harcamaya dönüştürerek, ilave talep oluşturuyor, bu durum yine enflasyonu körüklüyor. Bu sebeple beslenen enflasyon, kollanan ücretliler sebebiyle maaşı 7.500 TL’de kalmış emekliyi bir kere daha eziyor, nefes alamaz hale getiriyor.
Emekliyi rahatlatmak mümkün mü? Halen merkezi bütçeden %5 mertebelerinde sigorta sistemine aktarım yapılıyor. Aksi halde emekli maaşları ödenemiyor. Normalde “çalışan-emekli” dengesi 4’e 1 olmalıdır. Bizde, popülist EYT uygulaması ile bu oran giderek bozularak 1,58-1 seviyesine gerilemiştir. Türkiye’de halen emeklilik primi ödeyen sayısı 24,2 milyon kişi iken, takribi 16 milyon emekli vardır. Sayı artarken emekli için hesaplanan havuz giderek daha fazla kişiye bölünüyor. Mevcut haliyle bile SGK aktüerya dengesi çökme noktasına geldiğinden emekliler mecburen kaderlerine terkedilmektedir. 9 milyon civarında emekli maaşına temmuz 2023’te hiç zam yapılmamıştır. Bu durum kısa dönemde kolay düzelmez. Hele yerel seçimlerden sonra OVP sıkılaşması ile enflasyon kontrolü öncelik alınacağından, sabit gelirlileri en az iki, üç yıl boyunca daha da zor günler beklemesi mukadder gözküyor.

Yazının Devamını Oku