Timsah’ın söz sahibi futbolu

Kulübün ‘enerjik’ karakteristik yapısı, altyapıdan nice futbolcuların yetişmesine olanak sağlarken; aynı zamanda bu durum sahaya da tesir ettiğinde, camiayı sevindiren gelişmeleri sırasıyla yaşadık.
Buna bir de iç sahada taraftarının dokunuşları eklenince, bazı müsabakalar şöleni andırıyordu.
İşte Sivas Belediye Spor ile oynanan karşılaşmada, geçmiş dönemin başarılarını andıran bir atmosfer gördük.
Saha içine yine geleceğiz fakat önce bu atmosfere dikkati çekmek gerekiyor.
Zira; Bursaspor, son yıllarda özgüvenini kaybetmiş bir şekilde futbol ortaya koyarken aynı zamanda bu durum camiaya da öylesine bir etki yaptı ki, tribünlerden sokağa her kademeden stresler görüldü.
Haliyle kendi iç dinamiğini oluşturmakta güçlük çeken kulüp, oyunsal bazda da bir türlü kendi karakteristik yapısını, yani dinamik futbolu yakalayamayınca başarısızlıklar da uçurumdan aşağı yuvarlanırcasına peşi sıra geldi.
Bursa Büyükşehir Belediye Stadyumu’nda oynanan müsabakada ise tribünlerden, sahaya her noktada coşkulu bir atmosfere şahitlik ettik.
Bu güven öylesine tribün-takım uyumunu bütünleştirdi ki, durmayan, farklı skoru elde etmesine karşın halen daha rakibi ısıran bir oyun vardı sahada.
Doğrusu bunu özlemiştik.

BÖYLE BİR GALİBİYETE ÇOK İHTİYAÇ VARDI

Bursaspor’un da özellikle bu lig başlangıcında böyle bir motivasyon galibiyetine ihtiyacı oldukça fazlaydı.
Elbette bu galibiyet tüm sorunları bertaraf etmeyecek ancak Bursasporlu oyuncuların ihtiyaç duyduğu özgüven ateşinin de kıvılcımlarını yakacaktır.
Her ne olursa olsun, Bursaspor armasının büyüklüğünün yanında yetiştirdiği oyuncular bazında da her daim umut vaat ediyor.
Hangi ligde olursa olsun, her arenada mücadelesini ortaya koyduğunda başarı da peşinden gelebiliyor.
Tabii bunu deplasmanlara yansıtamaması da, takımın iç sahada taraftarla olan bütünleşmesini ortaya koyabilirken, dış sahada o atmosferden yoksun kalması ve genç oyuncu ağırlıklı kadronun henüz yeni yeni dış atmosferlere alışıyor olmasından kaynaklı.
Dolayısıyla gün sonuna baktığımızda bu galibiyetin verdiği en büyük etki 3 puandan ziyade takıma ve camiaya verdiği ekstra moral, heyecan ve güven.
Bu çizgi iç sahada sürdürüldüğü takdirde Bursaspor, her daim play-off yarışında olacaktır.

YİNE DE DİKKAT EDİLMELİ

Elbette saha içerisinde çıkarılacak dersler hala bulunuyor...
İşin teknik kısmına gelecek olursak; özellikle maçın ilk yarım saatinde skor avantajının da yakalanmasına karşın Bursaspor’un, savunma arkasına doğru yapılan koşulardaki zafiyeti bir kez daha göz önüne çıktı.
Rakibin santrforu, henüz daha 25 dakika dolmamışken iki kez topla buluştu ve tehlike oluşturdu.
Neyse ki orta alan ve savunma kurgusunun genç, dinamik ve hızlı isimlerden kurulu olması ve rakibin de bu noktada ağır kalması vesilesiyle bu tehlikeler, çok ciddi sonuçlara yol açmadan savuruldu.
Karşı karşıya kalınan pozisyonlarda da kaleci Canberk’in başarısı da göz ardı edilemez.
Bunun dışında oyunun her alanında hakimiyet kuran, her an oyun üstünlüğünü elinde bulunduran bir takım gördük.
Bursaspor, uzun süredir bu kadar baskın bir karakter ortaya koyduğu bir mücadeleyi oynamamıştı.
Tabii bunda iki takım arasındaki kalite farkının uçurum olmasının da etkisi var.

BURSASPOR NELERİ DOĞRU YAPTI?

Neler doğru yapıldı diye düşünecek olursak;
İlk olarak Bursaspor hücumda organizasyonu hatırladı. Kendi yarı alanından çıkışlarda daha hızlı ve seri paslaşmalar yaparak rakibin o noktadaki direncini kırdı.
Fırsat bulunan ilk anda da direkt olarak en ileri uçtaki oyuncu görüldü.
Enver’in 3 golle yıldızlaştığı anlara bakacak olursak bunu net bir şekilde görebiliriz.
Bunun yanında ayrıca takım, kanatları etkili bir şekilde kullanarak bilhassa ilk yarıda ciddi tehlikeler yakaladı.
Nitekim ilk gol de bu kanat etkinliğinin bir sonucu olarak geldi.
Burada özellikle Mustafa Genç’in rakibi rahatsız eden koşusu ve arkada Berat Altındiş’in doğru pozisyon almasına övgüleri de dizmek gerekiyor.
Bursaspor, oyun boyunu da kısalttı.
Önceki maçlarda savunma ile santrfor bölgesi arasında oldukça uzun bir mesafe vardı ve geniş boşlukların da verilmesinden dolayı rakipler çok daha fazla topa sahip olup rahat bir şekilde oyunu kurabiliyordu.
Bu kez doğru saha yerleşimiyle konuk ekibe bu fırsat tanınmadı, hatta konuk ekip yalnızca uzun paslarla savunma arkasına atılan koşularla sonuca gitmeye çabaladı.
Eldeki tek taktik de Bursaspor savunmasına duvar gibi çarptı.
Zaten Sivas ekibinin yeteneklerinin oldukça kısıtlı olması ve ikinci yarının başında da hemen gelen gol, gardlarını tamamen düşürdü.
Haliyle Bursaspor için daha keyifli ve rahat bir maç oldu.

BERAT’IN ÖZGÜVENİ TAKIMA YANSIDI

Bireysel bazda da dikkati bir noktaya çekmek isteyeceğim; Berat Altındiş.
Genç santrfor, hem ilk yarıda attığı 2 golle takımın galibiyetinde çok önemli rol oynadı hem de özgüveniyle öne çıktı.
Kendi bölgesinin yanı sıra savunmaya gelip yardım ederek, pek çok kez top kaptı.
Hatta bu topları kayarak aldı ki, içten içe karta doğru gidiyor diye düşünmedik değil.
Ancak bu topların çoğunu temiz bir şekilde tatlı sert oyunuyla alması, attığı gollerde de sakinliği, çok başka bir seviye özgüvenine işaret ediyor.
Berat bu performansıyla takımın birinci santrforu olabileceğini gösterdi.
Muhtemelen bundan sonraki maçlarda da tahtaya ilk yazılacak oyunculardan olacaktır.
İşte onun kendine sağladığı bu özgüvene takım da ilerleyen dakikalar itibarıyla ayak uydurdu.
Birçok pozisyon da kaçırdı Bursaspor, çok daha tarihi bir farka gidebilirdi maç.
Ancak oyunculardaki sakinlik ve rahatlık özellikle şu haftalarda görmeyi beklediğimiz bir şey değildi, dolayısıyla takımın lige yavaş yavaş adapte olmaya başladığını ve ligde söz sahibi olabilecek bir futbol vaat ettiğini rahatlıkla söyleyebiliriz.
Tabii daha dişli rakiplere karşı bu hatalar mutlaka cezalandırılacaktır, dolayısıyla Bursaspor’un en azından iç sahada bu oyununu koruması ve belli bir istikrara getirmesi gerekiyor.
Deplasmanda ise daha akılcı, daha sakin ve oyunu tutan bir anlayış Bursaspor’a puanlar gitecektir.