Bitmeyen senfoni

F.Bahçe’nin Trabzon’da attığı gol için görüşüm değişmedi; ofsayt.

Haberin Devamı

Pasif-aktif ofsayt olayı futbolda bitmeyen senfonidir. Tartışmaların biteceği fikrinde de değilim.

Hem futbolculuğumda, hem de hakemliğimde, hem de yorumculuğumda  endirekt vuruşu anlayamadım.

Ömrüm yeter mi bilmiyorum ama sonunda bu endirekt vuruşun futboldan kaldırılacağı fikrindeyim.

FUTBOLDA bitmeyen senfoni... Futbolculuk, hakemlik ve yorumculuk dönemlerimde hiçbir gün bitmedi. Çünkü yoruma çok açık bir kural. Fenerbahçeli Sow’un pozisyonu tartışıldı. Herkes pasta gibi ortadan ikiye bölündü. Maçın ertesi günü, benim Hürriyet’teki yorumum; ofsayt olduğu yönündeydi. Hala aynı kanaatteyim.
Oyun kuralları kitabında bir görüntü var, Sow’un pozisyonuna benzeyen. Ama bakın benzeyen diyorum. Görüntü ile Sow’un pozisyonunun alakası yok. Merkez Hakem Komitesi açıklama yapacak. Diyecekler ki, Fırat Aydınus’un kararı doğru. Tamam, bir yerde iyi de yapacaklar. Bir kısım tartışmaları engelleyecekler. Sonra ne olacak? Ondan sonra başka pozisyonlarda uygulamaları yalanlamak mecburiyetinde kalacaklar. O zaman da susarlarsa, olmaz.
Aktif mi, pasif mi olay?
Satır başı olarak
1-Oyuna müdahale ederek veya
2-Rakibe müdahale ederek veya
3-Bulunduğu pozisyondan avantaj elde ederek, aktif oyuna dahil olursa ofsayt olarak cezalandırılır, diyor.  
Sow’daki olay en basitinden; Sow, Giray’ın müdahale alanını engelliyor. Çok net. Peki rakibe müdahale etmek demek ne demek. Ona bakalım; “Rakibin görüş alanını kapatarak, hareketlerini engelleyerek ya da hakeme göre bir jest veya hareketle rakibi kandırarak, ya da rakibin dikkatini dağıtarak, rakibin topla oynamasını veya oynama şansını engellemektir.”

Haberin Devamı

İhlali yapana prim sağlanıyor

ŞİMDİ gelelim işin daha da enteresan kısmına. UEFA’nın hakem hocaları, gole prim vermek için bu pozisyonlarda oyun devam etsin istiyorlar. Yapılan bazı uygulamalardan sonra, özellikle Avrupa’daki bazı teknik adamlar ve futbolcular, UEFA’ya müracaat ederek bu işin değiştirilmesini istiyor. Çünkü “Haksız rekabet ile hatayı ve ihlali yapana, gol atarak prim sağlanıyor” diyorlar. Bu konuda UEFA hala bağlı futbol federasyonlarına net bağlayıcı bildiriler gönderemiyor.

Haberin Devamı

Sonunda kaldırılacaktır

ŞİMDİ size daha da enteresan bir şey söyleyeyim. Alman Futbol Federasyonu, UEFA’nın bu kuralını tanımıyor ve uygulamıyor. Yani Almanya’da bu gol atılsa, kesinlikle yüzde 100 ofsayt gerekçesiyle, iptal edilecek. Benim kanaatim de, tecrübelerime dayanarak, bu yönde.
Ama dediğim gibi pasif-aktif ofsayt olayı futbolda bitmeyen senfonidir. Kesin olarak tartışmaların biteceği fikrinde de değilim.
Hem futbolculuğumda, hem de hakemliğimde, hem de yorumculuk, şu endirekt vuruşu bir türlü anlayamadım. Ve futbolda endirekt vuruşun son derece faydasız, hatta zararlı ve yüzde 80 de yanlış uygulandığını zannediyorum. Ömrüm yeter mi bilmiyorum ama sonunda bu endirekt vuruşun futboldan kaldırılacağı fikrindeyim.

Haberin Devamı

Culio’nun evrakları Özerten’in masasında

BİR hafta geçti, Orduspor’un Culio ile ilgili Futbol Federasyonu’na gönderdiği şikayet dilekçesinden hala haber yok. Orduspor kanadı ile konuştum; “Evrakların Ufuk Özerten’in masasında olduğunu söylüyorlar. Henüz işlem yapılmamış” dediler. Orduspor diyor ki; “İşlem yapılsın ki, biz Fatih Terim ile de ilgili basın toplantılarını ve konuşmalarını federasyona gönderip, onun hakkında da şikayette bulunacağız.” İşin sonunu ben de merak ediyorum. Bunun için de okuyucuyu bilgilendiriyorum.

Olimpiyat Stadı’nda 70 bin kişiye oynarlar

TRABZON’un sahası kapanırsa ne olur? Bence Trabzon yönetimi, bu konuda fazla sıkıntı yaşamaz. Çünkü bu Futbol Federasyonu, akil ve net kararlar alabilecek şekilde gözükmüyor. Trabzonspor’un cezalı maçlarını İstanbul Olimpiyat Stadı’na alır. Trabzon, o statta 70 bin kişiyle oynar. Trabzon da kazanacağı paranın 5 mislini kasasına koyar.

Haberin Devamı

Şikayet eden edene...

FENERBAHÇE, eski Futbol Federasyonu’nu bir grup tapeyi ve delili UEFA’ya vermekle suçluyor. Türkiye’de hala Etik Kurulu’nun olayın tümü ile ilgili açıklaması yapılmadı. Herhalde diyorlar ki; “Savunmaları yeni aldık.” Bahane çok.
Arkadaşlar, kimse kimseyi aldatmasın. Millete de hikaye de anlatmasın. Birçok kulübümüz yıllardır hem UEFA’ya, hem de TFF Başkanı’na Türkiye’deki futbolu şikayet etmişler. Hem de resmi yazılarla. Geçtiğimiz yıllarda bizzat yazdığı mektupla Aziz Yıldırım, Türk futbolunu Michel Platini’ye, “Şike var. Gereği yapılmıyor” diye şikayet etmiş.
2011’in 23 Mayıs’ında bu sefer Trabzonspor, resmi şekilde hem Türkiye Futbol Federasyonu’na, hem de UEFA’ya şikayet etmiş, “Türk futbolunda şike ve teşvik var” diye.
Galatasaray Kulübü de UEFA’ya bildirimde bulunuyor; diyorlar ki, “Eğer diğer takımlardan dolayı biz zarar görürsek, hesap sorarız.” Yıllardır, “Paralarımızı alamıyoruz” diyen futbolcular ve teknik adamlar da, UEFA’ya yüzlerce şikayette bulunmadılar mı?
Çünkü, UEFA’nın bizim için Türkiye’den evrak bekleme lüksü ve merakı yok. Ellerinde bol bol var. Bozdurur, bozdurur harcarlar.

Haberin Devamı

Kimsenin hakaret etme hakkı yok

GEÇEN hafta bu sütunlarda yazdığım yazıda 3 tane maddi hata vardı. “Süs bebekleri” cümlesi kullandım ama yazı telefonla verildiği için, yazan arkadaşım onu, “süs köpekleri” olarak sayfaya geçti.
İkincisi bu yazıda, “Türkiye’deki bütün futbol federasyonları için söyledim” ama arkadaşım, maalesef “Futbol Federasyonu” yazıldı ve son Futbol Federasyonu zannedildi. Üçüncüsü de, “Gençlerbirliği’nin Ankara’daki Beştepe” tesisleri yazılacağına “Göztepe’deki tesisleri” yazılmış.
Kimsenin kimseye, süs köpeği ifadesi de olsa, hakaret etmeye hakkı ve yetkisi yoktur. Bu çok büyük bir terbiyesizliktir. Benim geçtiğimiz yıllarda da süs bebekleri ifadesini kullandığım olmuştur. İşin daha enteresan tarafı, ertesi gün çıkan tekzipte bazı baskılarda benim fotoğrafım çıkmamıştır. Bazılarında da vardır. Bir defa daha kamuoyunun bilgisine sunuyorum.
NOT: Ben bütün yazılarımı gazeteme telefonla yazdırırım.

Yazarın Tüm Yazıları