Kadınların hürriyeti

Güncelleme Tarihi:

Kadınların hürriyeti
Oluşturulma Tarihi: Mart 08, 2010 17:55

8 Mart Kadınlar Günü dolaysıyla Hürriyet Gazetesi'nde bir araya gelen 20'yi aşkın kadın okurumuz, ağırlıklı olarak eğitim konusunu tartıştı. "Önce kendimizi, sonra çocuklarımızı eğitmeliyiz" görüşünde birleşen kadın okurlarımız, Kadınlar Günü sayfasının yapımına da katkıda bulundu.

Haberin Devamı

Fotogaleri: HÜRRİYET'E DÜNYA KADINLAR GÜNÜ ZİYARETİ


HÜRRİYET Gazetesi, geleneksel olarak 8 Mart Kadınlar Günü vesilesiyle kadın okurlarımıza Mörfelden-Walldorf kentindeki baskı tesislerinde ev sahipliği yaptı. Çeşitli meslek gruplarından olan 20'yi aşkın kadın okurumuzun, eğitimden uyuma kadar birçok konuyu tartıştıkları oturumu, eski milli voleybolcu ve basketbol antrenörü Sibel Didin fahri yazı işleri müdürü olarak yönetti.




Sibel Didin'in, "En büyük sorunlarımız" nedir diye başlattığı oturumda söz alan kadınlar, en büyük sorunun çocukların eğitimi olduğunu vurgularken, "Çocuklarımızın eğitim sorunları, büyük ölçüde anne ve babadan kaynaklanıyor. Dolaysıyla önce anne ve baba olarak önce kendimizi, sonra da çocuklarımızı eğiterek, yavrularımıza iyi bir gelecek hazırlamalıyız" görüşünde birleştiler.




Yönlendirici olmalıyız

Haberin Devamı



Gülçin Ertunç:
Çocuk doğduğunda, ilk eğitimi ailede alıyor. Anne ve baba eğitimliyse, çocuklarına otomatikman eğitim veriliyor. Eğer çocuk, okumak istiyosa zaten kimse tutamaz. Çocuk eğitime meraklı değilse, o zaman anne ve babalar, yönlendirici ve boş zamanlarını nasıl değerlendirecekleri konusunda destek olmalı. Zaman çok değerli, boşa geçirilmemeli.




Ayrıca en büyük sorunuzlarımızdan bir tanesi de dil. Yaşanılan ülkenin dilini bilenler, kendini daha iyi savunabilir ve daha iyi kanıtlayabilir. Uyum içinde yaşayarak birey varolabiliriz. En önemlisi insanın kendisini ifade edebilmesidir. İkili ilişkilerde, araya tercüman girdiği zaman insan kendisini tam olarak ifade edemiyor.




Eğitime ilgisiziz




Hatice Atak:
Avrupa yaşayan Türk ailelerin daha iyi imkanlara sahip olmalarına rağmen çocuklarının eğitimine, Türkiye'deki aileler kadar önem vermiyor. Belki, Alman Devleti'nin herkese verdiği sosyal güvence, Türk ailelerin eğitime ihmal etmesine bir neden olabilir. Hürriyet Gazetesi aracılığıyla ailelere, eğitime önem verilmesi yolunda mesajlar verilmeli.




Aileleri eğitim konusunda duyarlı ve ilgili hale getirmek için Gönüllü Anneler Grubu kurabiliriz. Bu sayede anne ve babaların çocukların eğitimleri konusunda bilinçlenmelerini sağlayabiliriz.




Gülümser Engineri:
Aileleri biraraya getirmekte büyük sorun yaşıyoruz. Bu nedenle, kurulması önerilen Gönüllü Anneler Grubu olarak biz, ailelerin ayağına gitmeliyiz. Bu konuda medyaya da büyük görevler düyüyor. Gazeteler ve televizyonlar bu yöndeki yayınlarını artırmalı. İnsanları biraraya getirmek için yoğun çaba harcamak gerekiyor. Ortak merakımız müzik olduğu için, yarı eğlence yarı eğitim içerikli etkinlikler düzenlenebilir. Daha önce benzer çalışmalar yaptık. Başta katılım azdı, ancak zamanla sayımız arttı. Katılımı artırmak için erkeklerimizin de eşlerini bu tür toplantılara katılmalarını teşvik ve desteklemeleri gerekiyor.




Mübeccel Üstünel:
Bölge belge komiteler kurup, çocukların eğitimi konusunda aileleri bilinçlendirme çalmışmaları da yapabiliriz.




Canan Ünal:
Bir görev dağılımı yaparak başlangıç yapabiliriz. 12 yıldır Frankfurt yaşıyor ve serbest meslekten dolayı çoğunlukla Almanlar'la içli dışlıyım, ama Türkler'le fazla bir diyaloğum yok. Çocuklarıma nasıl Türk kültürünü tanıtabilirim ki. Çevre olmayınca, zor oluyor. Elbette biz de bir şeyleri yaşamak istiyoruz burada. Çocuklarımıza Türk kültürünü anlatmak istiyorum. Ama bunu ben evde tek başıma yapmam yetmiyor. Çevre de gerekiyor. Kurulacak çalışma grubuyla, böyle bir çevre oluşturabiliriz.




Birten Gültekin:
Eğitim konusunda hep aileleri suçladık. Türkiye'de çocuklar 'Büyüyünce ne olmak istiyorsunuz' diye sorduğunuzda, en kötü ihtimalle öğretmen veya mühendis diyorlar. Burada ise çocuklar kuaför veya tezgahtar olmak istiyor. Ailelerin eğitim seviyeleri de çocukların meslek seçiminde önemli bir rol oynuyor. Oysa Türkiye'de hiçbir çocuk tezgahtar olmak istiyorum demiyor.

Haberin Devamı



Sevinç Çığırdaşman:
Eğitim sorununu çözümü için Türkçe öğretmenlerimize büyük görevler düşüyor. Sorunlu olan çocuklar tespit edilip, velilerle ortak çalışmalar yapılmalı.




20 yılda ne değişti




Nesrin Ilgaz:
Türkçe öğretmeni olarak burada görev yapıyorum. Okullar arasında büyük bir eğitim uçurumu var. Velileri, çocuklarının eğitimi konusunda yönlendirmeye çalışıyorum. Ancak veliler, yeterince ilgi göstermedikleri zaman, elimiz kolumuz bağlanıyor. Ben 20 yıl önce de burada yaşadım. O zaman da ailelerimiz eğitime ilgi göstermiyorlardı, şimdi de durum pek farklı değil.




İkilem yaşıyoruz




Nur Çetin:
Burada yaşayan çocuklarımız, son derece perişan durumda. Ailelerin durumu da zor. Birinci ve ikinci nesil için zordu. Yeni yetişen 3. nesil, bu zorluğu aşmış durumda. Çocuklarımızın, bizim yaşadığımız sorunları yaşamayacaklarını düşünüyorum. Çünkü onlar, artık buraya yerleşik duruma geçtiler. 1 ve 2. nesil ise, Türkiye ile Almanya arasında sürekli bir ikilem yaşadı ve yaşıyor.




Hazal Beytut:
Hep ailelerden bahsettik, oysa aileler kadar kişinin arkadaş çevresi de çok önemli. Anne ve babanın dediği önemli, ama benim için, yakın arkadaşlarımın sözleri de önemli.




Ev ödevi takviyesi




Hacer Arsan:
Üç çocuğum var, üçünü de ev ödevi takviye dersine yazdırdım. Çocuklara, bu tür ev ödevi takviyesi derslerine göndererek, eğitimleri konusunda destek verebiliriz. Cumartesi ve pazar günleri çocuklarımızı camilere de göndererek boş zamanlarını değerlendirebilirler. Camilerde, kadın ve erkek hocalar var ve burada kültür dersleri veriliyor, yemekler yapılıyor.




Sibel Didin:
İlk kuşağın eğitim düzeyinin düşük olması, çocukların eğitimine de yansıyor. Her 10 Türk çocuktan biri ancak liseye gidebiliyor. Bizler ise, eğitimli kimseler olarak çocuklarımızı zaten okuyoruz, ama işçi ailelerin çocuklarının çoğu maalesef sokakta.

Haberin Devamı



Gülay Şengül:
Frankfurt-Höchst'te, eğitim zorluğu çocukların gittiği okulda Türk çocuklara hikaye okumak için gönüllü olarak görev aldım. 12 Türk çocuğu vardı. Okuduklarıma ve yaptıklarıma ilgisizlerdi. Kendilerine, ailelerin durumunu sorduğumda, ya birinin annesi, ya ötekinin babası yoktu. Yani çocuklar, sahipsizdi. Bu çocuklar için bir şeyler yapmak istiyoruz ve bunun için aileleri toplamak istiyoruz, ama ortada aile yok. Bu da çok üzücü bir durum.




Türkçe dersleri




Sibel Didin:
Japonlar'ın Türkiye'de yaptıkları gibi Türkiye de, Almanya'da yaşayan Türk çocukları için bir okul kurmalı ve hafta sonlarında Türkçe eğitimi görmelerini sağlamalı. Başta büyük bir katılım beklemek yanlış ama zamanla bu derslere ilgi artacaktır.




Canan Ünal:
Türkçe dersleri de çocuklarımız için önemli. Ama bu dersler iyi organize edilmeli. Matematik dersinin ortasında çıkıp, servisle Türkçe dersinin verildiği okula gitmesi mümkün olmadığı için, çocuğumu gönderemedim. Örneğin bu dersler hafta sonlarında verilse, kendi elimle getirip götürürüm.




Özlem Dilek Cengiz:
Yüksekokul mezunu bir hemşireyim. Buraya ilk geldiğimde büyük zorluklar çektim. Çünkü Almancam yoktu. Dil kurslarına gittim, ama Alman iş ortamına giremediğim için öğrendiğim dili geliştiremedim. Dil olmadan insan kendini ifade edemiyor. Evde oturup da kalifiye olan çok sayıda kadınımız var. Bu kadınlarımıza gazete veya internet yoluyla ulaşılabilir.







Ayrımcılık sorunu

Haberin Devamı



Sevinç Çığırdaşman:
Almanya'ya ilk geldiğim yıllarda hissettiğim bir konuyu, son iki yılda yoğunlukla hissetmeye başladım. Almanlar başarılı olan yabancıları hele hele Türkseniz hiç kabul edemiyorlar. Kanımca, diliniz ne kadar iyi olursa olsun, yaranamıyorsunuz. Yani ayrımcılık büyük bir sorun.




Sibel Didin:
Buraya ilk geldiğimde ayrımcılık konusu beni çok rahatsız etti. Halk Eğitim Merkezi'ne gittiğimde, her türlü milletten insanlarla tanıştım. Almanlar'ın en büyük hatası, buraya ilk gelenlere uyum kursu vermemeleridir. Verilen uyum kurslarında bankada ne yapılmalı. çamaşır makinesi nasıl kullanılır, metroya nasıl binilir gibi şeyler öğretiliyor. Yıllarca ilk kuşak, Almanca olmadan çocuklarını yetiştirmişler ama kendilerinin uyumunu ihmal etmişler. Bu da Almanlar'a antipatik gelmiş.




Merih Naken:
Almanlar daha önce buraya kalifiye olmayan Türkleri getirmişler. Ama şimdiki gençlerimiz pırıl pırıl. Birçoğu üniversiteli oldu, ama Almanlar kendini yetiştirmiş gençlerimizi hazmetmekte zorlanıyor. Bunu okullarda da görüyoruz. Sanki bazı öğretmenler, gençlerimizin başarısını hazmedemiyorlar. Bu nedenle Türk aileleri olarak çocuklarımızın eğitimini evde başlatmalıyız.




Hacer Arsan:
Almanlar'ın yaşadığı bir bölgeden ev aldık. İki yan komşumuz da Alman. Biri, yaptığımız her şeyden rahatsız oluyor, diğer Alman komşu ise yardımcı olmak için kendini paralıyor. İkisi de Alman. Almanları aynı kefeye koymamak gerekiyor. Her toplumda olduğu gibi Almanlar arasında da iyi ve kötüsü var.

Haberin Devamı



44 yılda çok şey değişti

Ayfer Zimmermann:
İlk olarak 1965'te Berlin'e geldim. Türkiye'de eşimden ayrılmıştım. O zamanlarda yurtdışına çıkmak ve seyahat etmek zor oluyordu. Almanya'ya yerleşirsem, daha kolay seyahat edebilirim diye düşündüm. İş kurumu üzerinden bir iş bulup Berlin'e geldim. Daha sonra Frankfurt'a yerleştim.




44 yıldır Almanya'da yaşıyorum. Bu süre içinde birçok şeyin değiştiğini gördüm. Örneğin Berlin de geldiğim ilk yıllarda harbin izlerini gördüm. Doğu Berlin'e gezmeye gittiğimde, oralar daha sönüktü, batı kesimleri daha hayat doluydu.




KİMLER KATILDI




Nesrin Ilgaz (konsolsoluk öğretmeni), Hatice Atak (banka görevlisi), Hale Ertunç (öğrenci), Zehra Dursun, Gülçin Ertunç, Müge Yeşilgök, Meral Yeşilgök, Gülümser Engineri (hemşire), Birten Gültekin (banka görevlisi), Hazal Beytut (öğrenci), Mübeccel Üstüner (finans editörü), Canan Ünal, Sibel Didin (basketbol antrenörü), Müge Arsan (öğrenci), Hacer Arsan, Sevinç Çığırdaşman, Gülay Şengül, Sevim Durmaz, Merih Naken (Kadınlar Kolu Genel Sekreteri), Ayfer Zimmermann, Nur Çetin, Esra Çerik, Özlem Dilek Cengiz (hemşire), Derya Özer, Selcen Omay.

Kadın okurlarımızın, bugünkü kadınlar günü sayfası için önerdikleri başlıklar şunlardı:
manşet önerileri:




- Kadının sesi
- Kadınların hürriyeti
- Söz kadınlarda
- Kadının dediği olur
- Kadın isterse
- Erkeklerin dünyasında kadınlar günü

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!